Sayfalar

28 Nisan 2023 Cuma

Şefik Hüsnü ve Mustafa Suphi farklı çizgileri mi temsil etmekteydiler?

Bazı araştırmacıların 1920'li yıllarda Türkiye'deki komünist parti örgütlenmesi içinde Şefik Hüsnü çizgisi ile Mustafa Suphi çizgisini karşı karşıya ela alma eğiliminde oldukları görülmektedir.  


Üçüncü Enternasyonal olarak bilinen ve komünist partilerin 1919 yılında kurulmuş olan uluslararası uluslarası birlik ve dayanışma platforrmu olan Komünist Enternasyonal 1920 yılındaki ikinci kongresinde ulusal sorun ve sömürgeler hakkında tezler tartışılmıştı. Emperyalizme karşı bağımsızlık savaşı veren yarı sömürge durumundaki ülkelere yönelik Komintern'in tutumunun ne olması gerektiği konusu 1920'li yıllardaki öemli tartışmalardan birini oluşturuyordu. Bu konuda Lenin tarafından hazırlanan taslak tezler üzerinde terminalojideki bazı değişikliklerle kabul edildi. Buradaki önemli yaklaşım Komintern'in sömürge ve yarı sömürge ükelerdeki ulusal kurtuluş mücadelelerini desteklemesiydi. Karar metnin bu şu şekilde ele alınmıştı. "Bütün komünist partileri bu tür ülkelerdeki  (Geri kalmış ataerkil-köylü nitelikteki uluslar) devrimci kurtuluş hareketlerini fiilen desteklemelidir; desteğin biçimi söz konusu ülkedeki komünistlerle tartışılmalıdır"

Mustafa Suphi 8 Temmuz 1920 tarihli Yeni Dünya gazetesinde bu konuya değinerek, komünist platformlarda yoğun olarak tartışılan , şiddetli polimiklere konu olan, ulusal kurtuluş mücadelelerinde burjuvazinin niteliğine bakılmaksızın, anti-emperyalist mücadelesine destek verilmeli mi, sorunu konusunda Lenin'in savunduğu tarafta yer alarak şöyle yazmıştı:

"...Biz Türkiye'de milli müdafa şeklinde baş gösteren ayaklanmaya, müşterek düşman emperyalizm tarafından bu hareketin söndürülmesine yol vermemek için her türlü yardımı, bu yardımın mutaassıp milliyetçilere bile olsa, tarihin bize yüklediği bir vazife olarak görüyoruz". (1)

Bu yönüyle 1920'li yıllarda ulusal kurtuluş mücadelesi veren burjuva hükümetlerin desteklenmesi tutumu konusunda Şefik Hüsnü ile Mustafa Suphi arasında farlı çizgilerin savunulduğu görüşünün bilimsel dayanaklara sahip olmadığı görülmektedir. 

Kaynak:

1. Hamit Erdem. Mustafa Suphi. Sel yayınları, genişletilmiş 3. baskı, s:133.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder